18 Şubat 2014 Salı

Yüksel Yeşilbağ. 2009. PISA 2009 Sonuçları ve Türkiye: Bu Bizim Eserimiz.

PISA[1] 2009 SONUÇLARI VE TÜRKİYE: “BU BİZİM ESERİMİZ”
Dr. Yüksel Yeşilbağ

Bu yazıda ilk önce bazı istatistiksel bilgiler verilecek, ardından bu istatistikler için konuyla çok fazla ilgisi olmayan kişilerin bile açık biçimde anlayabileceği açıklamalar ve yorumlar yapılacaktır. 
Bununla birlikte yazının asıl amacı, bulunduğu eğitim kurumunda yönetici ve öğretici olarak görev yapan kişileri Türkiye’nin yaşadığı eğitim problemlerinin çözülmesi sürecinde bir şeyleri olumlu yönde değiştirmeleri konusunda güdülemek, harekete geçirmektir.
Tablo 1: Üç Alanda En Başarılı ve En Başarısız İlk 10 Ülke

Okuma Becerileri
Matematik
Fen
Ülkeler
En Başarılı
En Başarısız
En Başarılı
En Başarısız
En Başarılı
En Başarısız
1.
Şanghay-Çin
Kırgızistan
Şanghay-Çin
Kırgızistan
Şanghay-Çin
Kırgızistan
2.
Kore
Azerbaycan
Singapur
Panama
Finlandiya
Peru
3.
Finlandiya
Peru
Hong Kong-Çin
Peru
Hong Kong-Çin
Azerbaycan
4.
Hong Kong-Çin
Panama
Kore
Katar
Singapur
Panama
5.
Singapur
Katar
Tayvan
Endonezya
Japonya
Katar
6.
Kanada
Arnavutluk
Finlandiya
Tunus
Kore
Endonezya
7.
Yeni Zelanda
Kazakistan
Lihtenstein
Arnavutluk
Yeni Zelanda
Arnavutluk
8.
Japonya
Arjantin
İsviçre
Kolombiya
Kanada
Kazakistan
9.
Avustralya
Endonezya
Japonya
Brezilya
Estonya
Tunus
10.
Hollanda
Tunus
Kanada
Ürdün
Avustralya
Arjantin

Tablonun isminde yer almasa da verilen bilgilerin Okuma, Matematik ve Fen alanlarında yapılan bir sınavın sonuçları olduğu anlaşılabilir. Bu sınav 2009 yılında yapılan PISA sınavı. Peki Türkiye’nin bu sıralama sınavındaki yeri neresidir? Bunun için tablo 2’ye bakalım[2].
Tablo 2. Belirtilen Üç Alanda Türkiye’nin Durumu

Okuma Becerileri
Matematik
Fen

OECD İçinde
Tüm Ülkeler
OECD İçinde
Tüm Ülkeler
OECD İçinde
Tüm Ülkeler
Türkiye
28.
39.
28.
41.
28.
42.

Sonuçlarla ilgili açıklamalara geçmeden önce sınavla ilgili temel bilgileri vermekte fayda var.
PISA Nedir?
PISA (Uluslararası Öğrenci Başarısını Değerlendirme Programı), OECD (Organisation for Economic Co-Operation and Development) tarafından 15 yaş grubu öğrencilerinin zorunlu eğitim sonunda, bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlara ne ölçüde hazır olarak yetiştirildiklerini belirlemek amacıyla geliştirilmiş bir sınavdır. PISA, öğrencinin bilgi düzeyini ölçmekten çok, "öğrencilerin bilgilerini günlük yaşama uygulama, yazılı materyali anlama, yorumlama ve kullanma, düşüncelerini analiz edebilme, akıl yürütme, karşılaştırma ve değerlendirme yapma, bilimsel bilgiyi kullanma, bilimsel soruları tanımlama, doğayı anlama ve gözlemleri hakkında karar alma" gibi yeterlikleri ölçmektedir.
PISA sınavları şimdiye kadar üçer yıllık üç dönem halinde ve okuma becerileri, matematik, fen bilimleri olmak üzere üç alanda yürütülmektedir. Dokuz yıllık bir döngüde bu alanlardan her biri bir kez temel alan olmaktadır. Tablo 3’te bununla ilgili bilgiler yer almaktadır.
Tablo 3: PISA Sınavlarında Ele Alınan Alanlar
Uygulama Yılı
2000
2003
2006
2009
2012
2015
Değerlendirme Yapılan Alanlar
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
Okuma
Becerileri
Matematik
Fen
* İlgili yıldaki temel alanlar koyu renk ile belirtilmiştir.
Türkiye aynı tarihlerde, üyesi bulunduğu Uluslararası Eğitim Başarısını Değerlendirme Kuruluşu IEA'nın (International Association for the Evaluation of Educational Achievement ) TIMSS-R ve PIRLS projelerini uygulamakta olduğundan PISA projesinin I. Dönemine (2000 yılı) katılamamıştır. Bundan sonra yapılan tüm sınavlara ise katılmış ve aldığı sonuçlar ne yazık ki 2009 yılındakinden anlamlı düzeyde daha iyi değildir.
PISA sınavlarına OECD’ye üye olan ve olmayan ülkeler katılmaktadır. 2000 yılında 32 ülke (28’i OECD üyesi), 2003 yılında 41 ülke (30’u OECD üyesi), 2006 yılında 57 ülke (30’u OECD üyesi) ve 2009 yılında 65 ülke (30’u OECD üyesi)[3] bu sınavlara katılmıştır. Tablo 1’deki veriler incelendiğinde Türkiye’nin 30 OECD ülkesi arasında 28. olduğu sanırım okuyucunun dikkatinden kaçmamıştır. PISA 2009 projesine katılan tüm ülkelerin listesi bu yazının en sonunda verilmiştir.
PISA araştırmasında sonuçlar ayrıntılı olarak da analiz edilmektedir. Ayrıntılı sonuçlar; başarı ile sosyo-ekonomik altyapı, kişi başına düşen gelir, anne-babanın eğitim düzeyi ve eğitime harcanan para arasındaki ilişkilere yöneliktir. Ayrıca öğrenciler başarılarına göre gruplara ayrılmakta, sonuçlar buna göre de duyurulmaktadır. Bu yazıda yalnızca başarı düzeylerinin yüzdelik dilimlerine göre ayrılmasıyla ilgili sonuçlara yer verilmiştir.
PISA’da öğrenciler altı başarı düzeyine ayrılmaktadır. Bunlar;
Birinci düzey
Zorluk düzeyi düşük sorular
Düşük başarılı C tipi öğrenci
İkinci düzey
Üçüncü düzey
Standart zorluktaki sorular
Standart/ortalama başarıya sahip B tipi öğrenci
Dördüncü düzey
Beşinci düzey
Görece daha zor sorular
Yüksek başarıya sahip A tipi öğrenci
Altıncı düzey
Bu bilgilerden sonra PISA 2009’daki alanlara, bunların hangi yeterlikleri ölçtüğüne ve Türkiye’den sınava giren öğrencilerin yüzdelik gruplara göre dağılımlarına bakalım.
PISA 2009 Sınavında Okuma Becerileri
PISA 2009’da okuma becerilerinde ele alınan bilişsel yeterlikler; bir metni basit olarak çözümlemekten sözcük bilgisine, dilbilgisine, dilbilimsel ve metinsel yapı ve özellikleri bilmeye, yaşadığımız dünya hakkında bilgi sahibi olmaya kadar uzanır. Aynı zamanda, metni çözümlerken uygun stratejileri kullanma becerisi ve bu becerinin farkında olma gibi üst düzey bilişsel becerileri de içine alır.
“Okuma Becerileri Okuryazarlığı” terimi ile PISA’da “okumanın etkin bir şekilde belirli bir amaca ve göreve yönelik gerçekleştirilmesi” ifade edilmektedir. PISA 2009’da okuma becerileri; kişisel hedefleri yakalama, belirli bir konuda kişinin sahip olduğu bilgiyi ve potansiyeli artırma, toplumda katılımcı bir birey olabilme ve yazılı metinleri anlama, kullanma, yansıtma ve metne ilgi duyma olarak tanımlanmaktadır (OECD, 2010).
Öğrenciler okuma becerileri açısından da 6 gruba ayrılmaktadır. Tekrar hatırlatmak gerekirse 1. düzey becerilerin en düşük, 6. düzey ise en yüksek olduğunu göstermektedir. Her bir başarı düzeyinin hangi yeterlikleri ölçtüğü Tablo 4’te özetlenmiştir.  
Tablo 4. PISA 2009 Okuma Becerileri Yeterlik Düzeylerinin Özet Tanımları
Düzey
En Düşük
Puan
Bu düzeyde yer alan öğrenciler neler yapabilir?
6
698
Bu düzeyde yer alan öğrenciler, detaylı bir şekilde benzerlikleri ve farklılıkları bulabilir ve çıkarımlarda bulunabilir. Metni veya metinleri ayrıntılarıyla tam olarak anladığını gösterir ve birden fazla metinden elde ettiği bilgileri bir araya getirebilir. Önemli bilgilerin olduğu metnin içerisinde açıkça ifade edilmemiş kavramlarla başa çıkabilir ve soyut kavramları yorumlayabilir. Birçok kriteri ve görüşü göz önünde bulundurarak ve de metnin ötesinde bir anlayış sergileyerek alışagelmiş konuların dışındaki metinler üzerinde eleştirel bir değerlendirme yapabilir ya da hipotezlere ulaşabilir. Metindeki önemsiz detayları fark edebilir ve analiz edebilir.
5
626
Bu düzeydeki öğrenciler, metnin içine yerleştirilmiş bilgileri belirleyebilir ve gerekli olan bilgilere karar vererek metni düzenleyebilir. Özel bilgilere dikkat çekerek eleştirel bir değerlendirme yapabilir ve hipotez kurabilir. Aşina olmadıkları bağlamları ayrıntılarıyla anlayabilirler. Beklentilere ters düşen kavramların üstesinden gelebilir.
4
553
Bu düzeydeki öğrenciler, metne yerleştirilmiş bilgileri belirleyebilir ve gerekli olan bilgilere karar vererek metni düzenleyebilir. Metni bir bütün olarak ele alarak dil farklılıklarını yorumlayabilir. Metni anlayabilir ve aşina olmadığı bağlamlara sınıflandırmaları uyarlayabilir. Öğrenciler kişisel bilgilerini kullanarak hipotez kurabilir ya da bir metni eleştirel bir şekilde değerlendirebilir. Alışa gelmemiş uzun ya da karmaşık metinler üzerinde derinlemesine bir anlayışa sahip olduğunu gösterir.
3
480
Bu düzeydeki öğrenciler çoklu durumlara karşılık gelebilecek bilgiler arasındaki ilişkiyi belirler ve bazı durumlarda bu ilişkiyi tanımlar. Ana fikri belirlemek, ilişkileri anlamak ve deyimlerin ya da kelimelerin anlamlarını yorumlamak için metindeki bilgileri bir araya getirebilir. Öğrencilerin benzer ve farklılıkları bulabilmek ve sınıflandırabilmek için birçok özelliği dikkate almaları gerekmektedir. Genellikle gerekli bilgi açık olarak verilmemiş olabilir, çok fazla bilgi olabilir ya da beklentilere ters düşen veya olumsuz bir şekilde belirtilen kavramlar gibi başka engellerde olabilir. Öğrencilerin ilişki kurmaları, karşılaştırma yapmaları ve açıklama yaparak metinleri irdelemeleri gerekmektedir ya da metnin özelliklerini yorumlayabilmeleri gerekmektedir. Öğrenci metni bilinen veya günlük hayatta kullanılan bilgilerle ilişkilendirerek anladığını gösterir. Öğrenciden metni ayrıntılarıyla anlaması beklenmez ama asgaride genel ifadeleri anlaması beklenir.
2
407
Bu düzeydeki öğrenciler birçok duruma karşı gelebilecek ya da çıkarımda bulunabileceği bir bilgiyi ya da daha fazla bilgiyi metinde bulabilir. Metindeki ana düşünceyi belirleyebilir, ilişkileri anlayabilir ya da çok fazla bilginin olmadığı, fazla çıkarımda bulunulmayacak durumlarda metnin belli bir bölümünden anlam çıkarır. Metnin bir özelliğine dayanarak benzer ya da farklılıkları bulabilir. Kişisel deneyim ya da tutumlarından yola çıkarak metnin dışındaki bilgilerle metnin içindeki bilgileri karşılaştırabilir, bu bilgiler arasında ilişki kurabilir.
1a
335
Bu düzeydeki öğrenciler, açıkça ifade edilen bir ya da daha fazla bağımsız bilgiyi metinde bulabilir, aşina olduğu bir konu hakkında yazılmış bir metnin ana fikrini ve yazarın amacını anlayabilir veya metindeki bir bilgi ile yaygın olarak bilinen günlük bilgi arasında ilişki kurabilir. Bu düzeydeki öğrencilerin verilen görevleri yerine getirebildikleri metinlerde bilgiler açıkça ifade edilmiştir ve bu metinlerde çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Öğrenciler metindeki ilgili yerlere açık bir şekilde yönlendirilmektedirler.
1b
262
Bu düzeydeki öğrenciler, hikâye ya da basit bir liste gibi aşina olduğu bir bağlam ya da konu hakkına yazılmış kısa, basit bir metnin içinde açıkça ifade edilmiş bir bilgiyi bulabilir. Bu tür metinler genellikle okura bilginin tekrarlanması, resim ya da benzer sembollerin kullanılması gibi kanıtlar sunmaktadır. Bu düzeydeki öğrencilerin verilen görevleri yerine getirebildikleri metinlerde çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Okur birbirine yakın bilgiler arasında basit ilişkiler kurabilir.

Türkiye’nin bu sınavdaki durumunu Tablo 2’de genel olarak vermiştik. Şimdi bu duruma biraz daha yakından bakalım. Tablo 5’te Türkiye’deki öğrencilerin PISA okuma becerileri yeterlik düzeylerine göre dağılımları yer almaktadır. Karşılaştırma yapabilmek amacıyla da OECD ortalaması verilmiştir.
Tablo 5. Öğrencilerin Okuma Becerileri Yeterlik Düzeylerine Göre Dağılımı
PISA 2009
Ortalama
Puan
1b
altı (%)
(262,04’den az)
1b (%)
(262,04-
334,75)
1a (%)
(334,75-407,47)
2. düzey
(%)
(407,47-480,18)
3. düzey
(%)
(480,18-552,89)
4. düzey
(%)
(552,89-625,61)
5. düzey
(%)
(625,61-698,32)
6. düzey
(%)
(698,32 üstü)
Türkiye
464 (3,5)
0,8
5,6
18,1
32,2
29,1
12,4
1,8
0
OECD Ort.
493 (0,5)
1,1
4,6
13,1
24,0
28,9
20,7
6,8
0,8

Türkiye’nin okuma becerileri alanındaki ortalama puanı 464’tür. Bu puanla Türkiye projeye katılan 65 ülke içerisinde 39. sırada, 30 OECD ülkesi içinde ise 28. sırada yer almaktadır.
Türkiye’den sınava giren öğrenciler arasında 6. düzeydeki yeterlikleri karşılayan kimse çıkmamıştır. Yığılma daha çok 1, 2 ve 3. düzeylerde olmuş, 4. düzey bile öğrencilerimize çok zor gelmiştir.
PISA 2009 Sınavında Matematik Okuryazarlığı
PISA’nın matematik alanında öğrencilerin farklı durumlarda matematik problemleri oluşturma, formüle etme, bu problemleri çözerken ve yorumlarken fikirleri analiz etme, akıl yürütme ve iletişim kurmadaki etkililiği üzerinde durulmaktadır. PISA’da, öğrencilerin okulda karşılaştıkları tipik problem durumlarının ötesinde, gerçek yaşam problemlerine odaklanılmıştır. Alışveriş, yolculuk, kişisel malî hesaplamalar, politik sorunları değerlendirme gibi gerçek yaşama ilişkin kurgular kullanılarak öğrencilerin matematiksel becerilerini kullanmaları sağlanmaktadır.
PISA’da matematik okuryazarlığı “matematiğin önemini tanımlama ve anlama, sağlam temellere dayanan yargılara varma, yapıcı, ilgili ve duyarlı bir vatandaş olarak kendi ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde matematikle ilgilenme ve matematiği kullanma konularında bireyin kapasitesi” olarak tanımlanmaktadır (OECD, 2009).
PISA’da matematiğe ilişkin test materyallerinden toplanan verileri özetlemek için altı düzeyden oluşan bir yeterlik ölçeği oluşturulmuştur. Bu ölçek, öğrencilerin matematik alanındaki yeterliklerinin altı düzeyde tanımlanıp sınıflandırılmasına ve böylece uluslararası karşılaştırmalar yapılmasına olanak sağlamaktadır. PISA matematik okuryazarlığına ilişkin altı yeterlik düzeyi, ilgili puan aralıkları ve her bir düzeydeki yeterliklerin tanımları Tablo 6’da yer almaktadır. Örneğin matematik okuryazarlığı puanı 669 puanın üzerinde olan öğrenciler 6. düzeyde, 607 ile 669 arasında olan öğrenciler 5. düzeyde, 545 ile 607 arasında olanlar 4. yeterlik düzeyinde bulunmaktadır. Bu yeterlik düzeyleri, ağırlıklı alanın matematik olduğu PISA 2003 uygulamasında belirlenmiş, daha sonra 2006 ve PISA 2009 uygulamalarında da kullanılmıştır.
Tablo 6. PISA 2009 Matematik Okuryazarlığı Yeterlik Düzeylerinin Özet Tanımları
Düzey
En Düşük
Puan
Bu düzeyde yer alan öğrenciler neler yapabilir?
6
669
Altıncı düzeye erişmiş olan öğrenciler, kendi araştırmaları ve modelleme çalışmalarından elde ettikleri bilgilere dayalı olarak karmaşık problem durumlarıyla ilgili kavramlar oluşturabilir, genellemeler yapabilir ve bunları kullanabilirler. Farklı bilgi kaynakları ve gösterim biçimleri arasında bağlantı kurabilir ve bunların birinden ötekine kolaylıkla geçiş yapabilirler. Bu öğrenciler ileri düzeylerde matematiksel düşünme ve muhakeme örnekleri ortaya koyabilirler. Bu becerileri ile sembolik ve formal matematiksel işlem ve bağıntılar üzerinde sağlamış oldukları hâkimiyet sayesinde, ilk kez karşılaştıkları durumlarda yeni strateji ve yaklaşımlar geliştirebilirler. Bu düzeye erişmiş olan öğrenciler kendi buluşları, yorumları ve görüşleri ile bunların verilen durumlara uygunluğuna ilişkin düşüncelerini formüle edebilir ve başkalarına tam olarak anlatabilirler.
5
607
Beşinci düzeye erişmiş olan öğrenciler karmaşık durumlarla ilgili modeller geliştirip kullanabilir, bunlarla ilgili sınırlılıkları görebilir, varsayımlarda bulunabilirler. Öğrenciler, bu gibi modellerle ilgili karmaşık problemlerle çalışırken yararlanılabilecek nitelikteki stratejileri seçebilir, karşılaştırabilir ve değerlendirebilirler. Bu düzeydeki öğrenciler kapsamlı, iyi gelişmiş düşünme ve muhakeme becerilerini, uygun şekilde ilişkilendirilmiş matematiksel gösterimleri, sembolik ve formal tanımlama veya belirlemeleri, bu durumlarla ilişkili fikirlerini kullanarak stratejik çalışmalar yapabilirler. Yaptıkları işlemler üzerine derinlemesine düşünebilirler, yorumlarını ve muhakemelerini formüle ederek başkalarına anlatabilirler.
4
545
Dördüncü düzeye erişmiş olan öğrenciler, sınırlılıkları olabilen ya da varsayımlarda bulunulmasını gerektirebilen karmaşık somut durumlarla ilgili belirgin modellerle etkili bir şekilde çalışabilirler. Sembolik durumlar da dahil olmak üzere farklı gösterimleri seçip birleştirebilir ve bunları gerçek dünyada karşılaşılabilecek durumların çeşitli yönleriyle ilişkilendirebilirler. Bu bağlam içerisinde, iyi gelişmiş becerilerini kullanabilir, bazı öngörülerde de bulunarak esnek düşünebilirler. Bu öğrenciler, kendi yorumlarına, görüşlerine ve hareketlerine dayalı açıklama ve görüşler kurgulayabilir ve bunları başkalarına anlatabilirler.
3
482
Üçüncü düzeye erişmiş olan öğrenciler, ardışık kararlar vermeyi gerektiren durumlar da dahil olmak üzere, açıkça tanımlanmış olan işlemleri gerçekleştirebilirler. Basit problem çözme stratejilerini seçip kullanabilirler. Bu öğrenciler, farklı bilgi kaynaklarına dayanan gösterimleri yorumlayıp kullanabilir ve bu kaynaklardan hareketle doğrudan muhakeme yapabilirler. Yorumlarını, sonuçlarını ve muhakemelerini anlatan kısa raporlar oluşturabilirler.
2
420
İkinci düzeye erişmiş olan öğrenciler, doğrudan çıkarım yapmaktan başka bir beceriye gerek olmayan durumları tanıyabilir ve yorumlayabilirler. Bu öğrenciler, tek bir kaynaktan gerekli bilgiyi elde edebilir ve sadece bir gösterim biçimini kullanabilirler. Bu düzeydeki öğrenciler temel algoritmaları, formülleri, alışılageldik işlem yollarını kullanabilirler. Doğrudan ispat gibi basit akıl yürütmeleri yapabilirler ve sonuçlar üzerinde görülenin ötesine geçmeyen yorumlar yapabilirler.
1
358
Birinci düzeyde bulunan öğrenciler, sorunun açıkça belirtildiği, çözüm için gerekli bütün bilgilerin verildiği, bilinen bir kapsam içerisinde sunulmuş olan soruları yanıtlayabilirler. Bu öğrenciler, bilinen durumlarla ilgili olarak verilen belirgin yönergelere göre bilgileri ayırt edebilir ve rutin işlemleri yapabilirler. Açık olan ve tek bir uyarıcıyı takip etmekle yapılabilen işlemleri gerçekleştirebilirler.

            Tablo 7’de matematik okuryazarlığı açısından öğrencilerin bulundukları düzeyler gösterilmektedir. Türkiye’de 6. düzeydeki yeterlikleri karşılayan öğrenci bulunmazken OECD ülkelerindeki öğrencilerin %3,1’inin matematikte 6. yeterlik düzeyinde bulunduğu görülmektedir. Tek tek ülkelere bakıldığında Kore ve İsviçre’de öğrencilerin yaklaşık %8’i; Japonya, Belçika ve Yeni Zelanda’daki öğrencilerin %5’inden fazlası 6. düzeyde başarı göstermiştir. PISA 2009’a katılan ve OECD üyesi olmayan diğer ülke ve ekonomilerden, Şanghay-Çin’deki öğrencilerin dörtte biri ile Singapur, Tayvan-Çin ve Hong Kong-Çin’deki öğrencilerin sırasıyla %15,6, %11,3 ve %10,8’i matematikte 6. yeterlik düzeyinde bulunmaktadır. Aynı şekilde Çin ve Singapur’la birlikte Kore’deki öğrencilerin büyük bir bölümü 5. düzeyde başarı göstermişlerdir.
Tablo 7. Öğrencilerin Matematik Okuryazarlığı Yeterlik Düzeylerine Göre Dağılımı
PISA 2009
Ortalama
Puan
1. düzey altı
(%)
(262,04 az)
1. düzey
(%)
(334,75-407,47)
2. düzey
(%)
(407,47-480,18)
3. düzey
(%)
(480,18-
552,89)
4. düzey
(%)
(552,89-625,61)
5. düzey
(%)
(625,61-698,32)
6. düzey
(%)
(698,32 üstü)
Türkiye
445
17,7
24,5
25,2
17,4
9,6
4,4
1,3
OECD Ortalama
496
8,0
14,0
22,0
24,3
18,9
9,6
3,1

Karmaşık problem durumlarıyla başa çıkabilme gibi görevlerin yerine getirilmesini gerektiren 6. düzeyde yer alan öğrencilerin oranı Türkiye’de %1,3 olmuştur. Bu oran OECD ortalamasının yarısından azdır. Türkiye’de en fazla öğrenci 2. düzeyde bulunmaktadır. Uzmanlar tarafından temel yeterlik düzeyi olarak kabul edilen 2. düzeyin altında olan öğrencilerin oranı %42,2’dir. Ayrıca 1. düzeyin altında bulunan öğrencilerin oranı, OECD ortalamasının yaklaşık olarak iki katıdır. OECD ülkelerindeki öğrencilerin yeterlik düzeylerine göre dağılımı yaklaşık olarak normal dağılım biçimindeyken, Türkiye’deki öğrencilerin dağılımı negatif yöne çarpıktır. Okuma becerileri alanındaki gibi, matematik okuryazarlığında da OECD ülkelerinde genel olarak öğrenciler daha çok 3. düzeyde yer alırken, Türkiye’deki öğrenciler daha çok 2. düzeyde yer almaktadır.
PISA 2009 Sınavında Fen Okuryazarlığı
PISA 2009’da fen okuryazarlığı, bir bireyin sahip olduğu fen bilgisi ve bu bilginin soruları tanımlamak, yeni bilgi edinmek, bilimsel olguları açıklamak, fen ile ilgili konularda kanıtlara dayalı sonuçlar çıkarmak için kullanımı; bilgi edinme ve araştırma amacıyla fen’in karakteristik özelliklerini anlayışı, fen ve teknolojinin maddî, düşünsel ve kültürel çevremizi nasıl şekillendirdiğinin farkına varması ve duyarlı bir vatandaş olarak bilimle ilgili konulara ve bilimsel fikirlere ilgi göstermesi şeklinde tanımlanmaktadır.
Fen okuryazarlığı alanındaki yeterlik düzeylerinin oluşturulma süreci diğer alanlardakiler ile aynıdır. PISA 2009’da fen sonuçları rapor edilirken daha önce PISA 2006’daki 6 yeterlik düzeyi kullanılmıştır. Tablo 8 öğrencilerin farklı yeterlik düzeylerinde sahip olduğu fene ait bilgi ve becerileri ifade etmektedir.
Tablo 8. PISA 2009 Fen Okuryazarlığı Yeterlik Düzeylerinin Özet Tanımları
Düzey
En Düşük
Puan
Bu düzeyde yer alan öğrenciler neler yapabilir?
6
708
6. düzeydeki öğrenciler, bilimsel bilgiyi ve bilimsel yöntem bilgisini tutarlı bir şekilde tanımlayabilir, açıklayabilir ve günlük yaşamdaki karmaşık durumlarda bu bilgileri kullanabilirler. Farklı bilgi kaynakları ve açıklamalar arasında ilişki kurabilir ve kararları doğrulamak için bu bilgi kaynaklarından elde ettikleri kanıtları kullanabilirler. Açıkça ve tutarlı bir şekilde üst düzeyde bilimsel düşünür ve muhakeme yaparlar. Öğrendiklerini, alışık olmadıkları bilimsel ve teknolojik ortamlarda kullanmaya isteklidirler. Bu düzeydeki öğrenciler sahip oldukları bilimsel bilgiyi kullanabilir ve kişisel, sosyal ve küresel durumlarla ilgili tavsiye ve kararları desteklemek için savlar ileri sürebilirler.
5
633
5. düzeydeki öğrenciler, birçok karmaşık günlük yaşam durumlarının bilimsel bileşenlerini belirleyebilir ve bilimsel kavram ve bilimsel yöntem bilgilerini bu durumlarda kullanabilirler. Ayrıca, günlük yaşamda karşılaşılan durumlarda kullanılabilecek bilimsel kanıtları karşılaştırabilir, seçebilir ve kullanabilirler. Bu düzeydeki öğrenciler iyi gelişmiş sorgulama yeteneklerini kullanabilir, bilgileri uygun şekilde ilişkilendirebilir ve olaylara eleştirel bakış açısı getirebilirler.
Eleştirel analizlerine dayalı savlar ve kanıtlara dayalı açıklamalar oluşturabilirler.
4
559
5. düzeydeki öğrenciler, birçok karmaşık günlük yaşam durumlarının bilimsel bileşenlerini belirleyebilir ve bilimsel kavram ve bilimsel yöntem bilgilerini bu durumlarda kullanabilirler. Ayrıca, günlük yaşamda karşılaşılan durumlarda kullanılabilecek bilimsel kanıtları karşılaştırabilir, seçebilir ve kullanabilirler. Bu düzeydeki öğrenciler iyi gelişmiş sorgulama yeteneklerini kullanabilir, bilgileri uygun şekilde ilişkilendirebilir ve olaylara eleştirel bakış açısı getirebilirler. Eleştirel analizlerine dayalı savlar ve kanıtlara dayalı açıklamalar oluşturabilirler
3
484
3. düzeydeki öğrenciler, konu kapsamında yer alan açıkça tanımlanmış bilimsel sorunları saptarlar. Olguları açıklamak için bilgi ve gerçekleri seçer basit modeller ve sorgulama stratejileri kullanırlar. Bu düzeydeki öğrenciler yorum yapabilir, farklı disiplinlerden bilimsel kavramları kullanır ve bunları doğrudan uygularlar. Gerçekleri kullanarak kısa ifadeler oluştururlar ve bilimsel bilgiye dayalı kararlar verirler.
2
409
2. düzeydeki öğrenciler, alışılmış durumlarda olası açıklamaları yapabilecekleri ya da basit araştırmalara dayanan sonuçlar çıkarabilecekleri yeterli bilimsel bilgiye sahiptirler. Teknoloji ile ilgili problem çözümü ya da bilimsel sorgulamanın sonuçlarına göre mantıksal çıkarımlar ve basit yorumlar yapabilirler.
1
335
1. düzeydeki öğrenciler, sadece birkaç alışılmış durumda kullanılan oldukça sınırlı bilimsel bilgiye sahiptirler. Verilen kanıtlardan doğrudan ve açık bir şekilde çıkarılabilecek bilimsel açıklamalar ortaya koyabilirler.

Türkiye’de, bilimsel bilgiyi karmaşık durumlarda kullanabilme, açık ve tutarlı bir şekilde üst düzeyde bilimsel düşünme ve muhakeme yapma gibi görevlerin yerine getirilmesini gerektiren 6. düzeyde yer alan öğrenci bulunmamaktadır (bkz. Tablo 9).
Finlandiya, Yeni Zelanda ve Japonya’da ise öğrencilerin %15’inden fazlasının yeterlikleri 5. ya da 6. düzeydedir. Aynı durum diğer katılımcı ülkelerden Şanghay-Çin, Singapur ve Hong Kong-Çin için de geçerlidir. Genel olarak OECD ülkelerinde öğrencilerin %13’ü 2. düzeyde, %5’i 1. düzeyde başarı göstermişlerdir. Yani 2. düzeyin altında başarı gösterenlerin oran %18’dir.
1. düzeyin altında alan (335 puanın altında alan) öğrenciler, PISA’da uzmanlar tarafından belirlenen temel fen okuryazarlığı yeterlik düzeylerinin çoğunda başarı gösterememişlerdir. Bu öğrenciler gelecekte daha fazla eğitim almak, öğrenme fırsatlarından yararlanmak ve fen ve teknoloji ile ilgili hayat durumlarına katılmak için feni kullanmakta ciddi sıkıntılarla karşılaşabilirler.
Tablo 9. Öğrencilerin Fen Okuryazarlığı Yeterlik Düzeylerine Göre Dağılımı
PISA 2009
Ortalama
Puan
1. düzey altı (%) (334,94’den az)
1. düzey (%) (334,94-409,54)
2. düzey (%) (409,54-484,14)
3. düzey (%) (484,14-558,73)
4. düzey (%) (558,73-633,33)
5. düzey (%) (633,33-707,93)
6. düzey (%) (707,93 üstü)
Türkiye
454
6,9
23,0
34,5
25,2
9,1
1,1
0,0
OECD Ortalama
501
5,0
13,0
24,4
28,6
20,6
7,4
1,1

Uzmanlar tarafından temel yeterlik düzeyi olarak kabul edilen 2. düzeyin altında olan öğrencilerin oranı Türkiye’de %29,9’dur. Bu oran matematik okuryazarlığı alanına göre yaklaşık olarak %10 daha az, okuma becerileri alanına göre daha fazladır. Fen okuryazarlığı alanında 1. düzeyin altında bulunan öğrencilerin oranı, OECD ortalamasına yakındır. Ülkemizde öğrencilerin %70,1’i, 1. düzey ve üzerindeki yeterlik düzeylerinde bulunmaktadır.
Sonuç
Japonların sürekli iyileştirme (kaizen) anlayışına göre hiçbir şey mükemmel değildir ve yapılan işin sonuçları ortaya çıktığında, yani elde veri bulunduğunda “bu iş daha iyi nasıl yapılabilir?” sorusuna ilgililerle birlikte cevap aranır.
İyileştirme bir yönetim felsefesidir. Dolayısıyla hangi düzeyde olursa olsun yönetimin gerçekten iyileştirmek isteyip istemediği, çözüm önerilerini alma ve iyileştirme adımlarını atma sürecinde gösterdiği isteklilikle ve iyi niyetle yakından ilgilidir.
Bütün problemlerde olduğu gibi temel ilke, “doğru soruyu sormaktır”. Daha sonra yapılacak şey ise basit olarak “uzmanların katılımıyla çözüm önerileri geliştirmek” ve “harekete geçmektir”.  Kuşkusuz ülkemizdeki SBS ve YGS-LYS gibi eğitim düzeyleri arasındaki geçiş sınavları öğrencilerin “öğrenme”den ziyade “ezberlemeye”, “yorum yapmadan” ziyade “hatırlamaya” yönelmelerini sağlamaktadır. Ancak sistemdeki problemleri öne sürerek özellikle Fen ve Matematik eğitiminde “zaten” yapılanları yapmak başarıyı getirmeyecektir. “Öğretmen, günün/haftanın/ayın/dönemin sonunda öğrencinin öğrendiğini çok iyi yapılandırılmış sınavların sonuçlarına göre anlar. Başka bir deyişle öğrenci, öğrendiğini sınavda aldığı puana göre gösterir. Eğer puan öğretmenin ve öğrencinin beklediğinin tersine düşük ise öğretmen kendisini (bilgisini, yöntemini vb.), okul yöneticileri de öğretmeni gözden geçirmelidir. Bu, eğitimde kalitenin önemli bir kuralıdır.
TIMSS, PIRLS[4], PISA gibi uluslararası sınavlarda yaklaşık olarak son 15 yıldır aldığımız olumsuz sonuçlar, kimler tarafından, nasıl kullanılmaktadır? Gerek ülke, bölge, il ve ilçe, gerekse okul çapında yönetici ve öğretmenler olarak içinde bulunduğumuz sonuçlardan ders ve görevler çıkarıyor muyuz? Şimdiye kadar iyileştirme adına neler yapıldı ve neler değişti? Eğitim konusundaki başarısızlıklarımız karşısında bu ve bunun gibi birçok soru akla gelmektedir.
Yukarıda ifade edilen tüm olumsuz sonuçların durup dururken ortaya çıkmadığı açıktır. Başta politikacılar olmak üzere eğitim hizmetinde hangi görevde olursa olsun yer alan her bir kişinin bu “eser” altında imzası vardır. Ya da şöyle de söylenebilir: “Bizler bir şey yapmadığımız için” bu durumla karşı karşıyayız.
Öneriler
Aşağıda belirtilen önerilerden bir kısmı makro (ülke düzeyinde), bir kısmı mikro (okul ve eğitimci) düzeyde ele alınabilir. Okuyucunun, kendi düzeyine uygun öneriyi ilk okuyuşta fark edebileceği ya da kendisi açısından yorumlayabileceği düşünülmektedir. 
  1. Ölçülen yeterliklere göre başarı ve yüksek performans gösteren ilk 10 ülkenin eğitime ayırdığı kaynak düzeyi dikkate alındığında ikisi arasında doğru orantı olduğu görülmektedir. Daha açık deyişle eğitime ayrılan kaynak ne kadar yüksek olursa öğrenci başarısı da o kadar artmaktadır. Bu açıdan fiziksel ve teknolojik yatırımlar başta olmak üzere eğitim yatırımları artırılabilir.
  2. Okulda yıl boyunca kaç gün eğitim verildiği konusu da oldukça önemlidir. Başarılı ülkelerin tamamında okullar yılda 210-220 gün eğitime açıktır. Ülkemizde ise okulların açık kaldığı gün sayısı resmi olarak 180’dir. Fiili olarak eğitim yapılan sürenin ise daha az olduğu birçok kişi tarafından bilinmektedir. Bu süre işlevsel olacak biçimde artırılabilir.
  3. Okulöncesinden ortaöğretime kadar tüm eğitim programları ve ders kitapları öğrenme hedefleri doğrultusunda; yükseköğretimdeki eğitim programları ise alanın ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilebilir. Örneğin ortaöğretimde eğitim programları değiştirilirken bu eğitim düzeyine yükseköğretimde öğretmen yetiştiren bölümlerin de programları ders kitapları ve öğretim elemanlarının nitelikleri gözden geçirilmelidir.
  4. Eğitim programları yeniden yapılandırılırken Matematik ve Fen derslerinde ağırlık verilecek konular saptanmalı ve uygulamada bunlara dikkat edilmelidir. Örneğin Matematik öğretiminde özellikle Cebir ve Geometri,  başarılı ilk 10 içinde yer alan ülkelerin en fazla ağırlık verdikleri başlıklar olarak dikkat çekmektedir. Bu konuda kapsamlı bir karşılaştırma yapıldıktan sonra eğitim programları zenginleştirilebilir.
  5. Başarılı ülkelerin bir kısmında (örneğin Tayvan, Kore, Singapur) yüksek lisans yapmış öğretmen sayısı oldukça yüksektir. İlk 10’da yer alan birkaç ülkede ise (Çin, İsviçre) büyük çoğunluk lisans mezunu olmasına rağmen başarının oldukça yüksek olması öğretmen niteliğine işaret etmektedir. Bu ise yukarıda söylendiği gibi hizmet öncesinde ve hizmet sırasındaki eğitimle ilişkilidir. Bu eğitimlerin niteliğini artıracak çalışmalar yapılabilir. Örneğin TIMSS 2007 sınavı sonucunda öğretmenlerin aldıkları hizmet içi eğitim süreleri ile öğrenci başarıları arasında önemli bir ilişki çıkmıştır.
  6. Başarılı ülkelerin tamamında öğretmen olabilmek için ilgili alandan yükseköğretim düzeyinde mezun olmak gereklidir. Türkiye’de bu konuda alınan kararlar esnetilmeden uygulanabilir.





PISA 2009 PROJESİNE KATILAN ÜLKELER
OECD Üyesi Ülkeler
OECD Üyesi Olmayan Ülkeler
ABD
Almanya
Avustralya
Avusturya
Belçika
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Hollanda
İngiltere
İrlanda
İspanya
İsveç
İsviçre
İtalya
İzlanda
Japonya
Kanada
Kore
Lüksemburg
Macaristan
Meksika
Norveç
Polonya
Portekiz
Slovakya Cumhuriyeti
Türkiye
Yeni Zelanda
Yunanistan

Arjantin
Arnavutluk
Azerbaycan
Brezilya
Bulgaristan
Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri)
Endonezya
Estonya
Hırvatistan
Hong Kong-Çin
İsrail
Karadağ Cumhuriyeti
Katar
Kazakistan
Kırgızistan
Kolombiya
Letonya
Lihtenstein
Litvanya
Makao-Çin
Panama
Peru
Romanya
Rusya Federasyonu
Şili
Sırp Cumhuriyeti
Singapur
Slovenya
Şanghay-Çin
Tayland
Tayvan-Çin
Trinidad ve Tobago
Tunus
Ürdün
Uruguay






[1] Programme for International Student Assessment
[2] PISA sınavına Çin’in özerk bölgelerinden (Hong Kong, Makao, Şanghay ve Tayvan) de katılmaktadır. Bunlar her ne kadar uluslararası tanınan devletler olmasa da sıralama yapılırken birer devletmiş gibi düşünülmüştür.
[3] Sınav 2009 yılında yapıldığından bu yılda 30 OECD üyesi ülke bulunmaktadır. Şili, Estonya, Slovenya ve İsrail’in üyelikleri 2010 yılında onaylandığından bu ülkeler 2009 yılı için üye olmayanlar arasında ele alınmıştır. 
[4] TIMSS: Trends in International Mathematics and Science Study
PIRLS: Progress in International Reading Literacy Study