18 Şubat 2014 Salı

Yüksel Yeşilbağ. 2011. Vizyoner Yaklaşımla Okul Yönetme. Yaşadıkça Eğitim Dergisi, Sayı 111.

VİZYONER YAKLAŞIMLA OKUL YÖNETME 
Dr. Yüksel Yeşilbağ

            Küreselleşme ve bilgi teknolojisi, son 30 yılda dünyada eğitim sistemlerini etkileyen iki önemli eğilim olmuştur. Küreselleşme, ülkelerin ekonomik alanda olduğu gibi eğitim alanında da bir araya gelmelerini, birbirlerinin deneyimlerinden yararlanmalarını ve ortak projeler üretmelerini zorunlu kılmaktadır. Bununla birlikte gelişmiş ülkeler artık sanayi toplumu yerine bilgi toplumu olarak nitelendirilmektedir. Bilgi toplumunun en belirgin özelliği, bilgisayarların ve diğer iletişim teknolojilerinin her alanda yaygın olarak kullanılmasıdır. Bilginin üretildiği, sunulduğu ve öğretildiği yerler olarak eğitim kurumları da bilgi toplumunun vazgeçilmez örgütleridir. Günümüzde eğitim kurumları, bireyleri bilgi toplumunun etkin bir üyesi yapma gibi bir misyonu üstlenmiş bulunmaktadır.
            Ülkelerin bilgi toplumuna dönüşmesiyle birlikte oluşan hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler, yalnızca kamu kurumlarının değil, diğer kuruluşların yapısında ve personelin görev ve rollerinde de önemli değişmelere yol açmıştır. Sosyal değişmenin odak noktasını oluşturan eğitim kurumları kuşkusuz bu hızlı değişimden payını almıştır. Bu noktada eğitim yöneticilerinin böyle bir değişimden etkilenmemesi mümkün değildir. Eğitim yöneticisinin bu hızlı değişim sürecine uyum sağlaması, kendisinden beklenen rolleri oynayabilmesine bağlıdır. Eğitim yöneticisi, bir yandan eğitim ve yönetim alanlarındaki gelişmeleri yakından izlemek, diğer yandan hızlı değişim sonucu toplumun kendi kurumlarından beklentilerini öğrenerek bunları dengelemek zorundadır.
Eğitim yönetimi, eğitimle ilgili politikaların oluşturulmasına katkıda bulunan ve bunların hayata geçirilme düzeylerini izleyen bir çalışma alanı biçiminde tanımlanabilir. Okul yönetimi de bu durumda eğitim yönetiminin mikro düzeydeki yansımasıdır.
            Bu tanımlardan yola çıkılırsa bir okul yöneticisinin en önemli görevlerinden birisi, yukarıda ifade edilen değişimleri göz önünde bulundurarak okulun politika ve stratejilerini oluşturmak ve bunların ne kadarının hayata geçirildiğini izlemektir. Politika ve strateji belirleme işi, okulun amaçlarını ya da varoluş nedenlerini ortaya koyan misyon doğrultusunda belirli bir vizyon gerektirir.
            Vizyon, kelime anlamıyla görüş, görme kuvveti, geleceği kestirebilme gücü ve hayal gücü gibi anlamlara gelmektedir. Okul yöneticisinin geleceğe yönelik bakış açısını onun sahip olduğu vizyon belirler. Her okul yöneticisinin geleceğe yönelik bir vizyonu olmalıdır. Bu vizyon, yönettiği okulun temel misyonunu da belirler. Vizyon sahibi olmayan yönetici, okulun geleceği hakkında net bir görüşe sahip olamaz.
            Vizyon, gelecekte ulaşılmak istenen hedeflerin gerçeğe uygun düşlerini kurmaktır. Vizyonda bir gelecek olgusuna vurgu yapılır çünkü vizyon, mevcut paradigmaların geçerliliklerinin ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlandığı, problemleri çözemediği bunalım dönemlerinde önem kazanır. Bu bağlamda sisteminin tıkandığı ve okulun, misyonuna ulaşmasını sağlayacak işlevselliği yakalayamadığı zamanlarda okul yöneticisinin kendine yeni bir yön çözmesi ve yeni roller üstlenmesi gerekir. Her ne kadar klasik bir deyiş olarak görülse de her kriz ve bunalımın aynı zamanda yeni fırsatlar demek olduğu okul için de tartışılmaz bir gerçektir. Bu durumda okuldaki mevcut yapı ve mekanizma, problemleri çözmeye yetmiyorsa yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır.
            Vizyon, gelecekle ilgili tahminler yapmak değil, kararlar almaktır. Bundan dolayı verilere dayanarak, okulun içinde bulunduğu koşullarla uzun vadeli amaçlarını birleştirerek yapılabilecekler arasından en iyisinin yapılmasını sağlar.
            Vizyon, bir insanın/okulun kendi geleceğini yaratmasıdır. Sistem, düşünce, plan ve eylemleriyle kendi geleceğini biçimlendirebileceğine inandığında bir güç kazanır. Vizyon birden bire ortaya çıkmaz. Bu açıdan bakıldığında bir yaratıcılık gerektirir. Yaratıcılık bir düşünme biçimidir ve düş kurma ile yakından ilişkilidir. Verileri akıllıca düzenlemek, bilimsel yöntemle problemi çözmek ve ortaya yeni, apayrı bir ürün koymaktır.
            Okul yöneticisi, okula yeni ufuklar çizebilen insandır ve belirlenen, hedeflenen ufuklara ulaşmak için okulun tüm çalışanlarını ve çevresini eyleme geçirebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu açıdan vizyoner liderlik davranışları göstermeli ve tüm çalışanlarının yanı sıra öğrencileri ve okulun çevresini de ortak bir eğitim vizyonu etrafında toplayabilmelidir. Eğitim-öğretimin, tek tek öğretmen etkinliklerinin toplamından daha büyük olduğunu göstermek yöneticinin en önemli görevlerindendir.
            Bir okul yöneticisinin vizyonu, okulun varlık nedeni yani misyonu ile ilgili görüşlerinin çizdiği ufuktur. Dışarıdan alınan veya bir kalıp halinde yazılan vizyon, vizyon değildir. Her okulun sahip olduğu değerler farklı olduğundan her okul yöneticisinin değerleri ve gelecekle ilgili hedefleri de farklıdır. Bu nedenle vizyonun geliştirilmesi okulun kendi yapısına ilişkin bir süreçtir. Örneğin, farklı semtlerde bulunan anaokullarının vizyonu ve farklı eğitim düzeylerindeki okulların vizyonu farklı olacaktır.
            Konunun bir başka boyutu daha vardır. Okul yöneticisi, kendi zihninde mükemmel bir okul vizyonu geliştirebilir. Ancak, okulda kendisinden başka hiç kimse bu vizyonun gerçekleşmesi için bir çalışma yapmıyorsa bu vizyon gerçekleşemeyecek bir hayal olarak kalacaktır. Şu çok önemlidir ki; liderlik ortak bir vizyon yaratmada devreye girer. Vizyonun sahibi olan yönetici, sadece kendi vizyonunu herkese kabul ettirmemelidir. Çalışanlarının vizyonu da ortak bir vizyonu oluşturmak açısından çok önemlidir. Aksi takdirde hiyerarşinin üst yapısından alt kademelere, emir-komuta yoluyla ulaştırılan vizyon, resmi vizyondur ve çalışanların, katılmadığı bir vizyonu benimsemesi de doğal olarak mümkün olmaz. Bu nedenle okul yöneticisinin yapacağı ilk önemli iş, okulunda eğitimcilerin kendi kişisel vizyonlarını geliştirebilecekleri bir ortam yaratmaktır. Sorunlarla dolu, öğretmenlerin birbirlerinden tamamen ayrıştıkları bir okul ortamında geliştirilebilecek tek vizyon, bu okuldan bir an önce kurtulmak olacaktır.
            Okulda ortak bir eğitim vizyonunun geliştirilmesi için yapılacak bir başka iş, herkesi bir vizyon geliştirmeye yüreklendirmektir. Öğretmen, öğrenci ve diğer personel nasıl bir okul istediklerini hem yöneticilerle hem de birbirleriyle paylaşabilmelidir.
            Misyonsuz bir vizyon bir ütopyadan ibarettir. Misyon, vizyonun gerçekleştirilmesi isteğiyle konulan hedeflerdir. Her insanın herhangi bir konuda bir düşüncesi vardır ve kendisine yakın hissettiği fikirleri, düşünceleri hayata geçirebilmesi için o uğurda mücadele etmesi gerekir. Ancak bu durumda hayaller vizyon olur. Aksi durumda o bir ütopyadır. Sahip olduğu değerler insanın eylemlerini yönlendirmediğinde anlamsızdır. Bir insan, inandığı değerler doğrultusunda eylemde bulunmaya gönüllü değilse, bu inancı onun yaşam tarzını, duygularını ve düşüncelerini etkilemiyorsa bu değerler o insan için hiçbir anlam ifade etmiyordur.
            Okul için düşünüldüğünde de misyon, bir okulun var oluş nedenidir ve onun üstlendiği kritik görevi ifade eder. Misyon, okulun üretim kimliğini gösterir ve eğitim felsefesini canlandırır. Okulun misyonu, yöneticiler, öğretmenler ve diğer çalışanlar tarafından paylaşılan ortak değerler ve inançlar demektir. Okul, tüm politikalarını, stratejilerini ve eylemlerini yönlendiren sağlam bir misyonla yaşamını sürdürebilir.
            Kurumun misyonu aslında üst yönetim tarafından belirlenir. Kurumsal eylemlerin odak noktasını oluşturan böylesine kritik bir görevin yerine getirilmesinde şüphesiz okulun diğer yöneticilerinin de sorumluluğu vardır. Üst yönetim, eğitim politikaları ve planlarına yön veren misyonu genel olarak belirlemeye çalışmaktadır. Okulun yöneticileri ise kurumsal misyonu okul bazında uygulamaya çalışmaktadırlar ki bu kapsamda ulaşılması gereken hedefler ile gerçekleştirilmesi gereken tüm eylemler stratejik planlarında ifadesini bulmaktadır.
            Misyon, kurumsal iletişimi daha güçlü kılar. Temel hedeflerin ve inançların açıklık kazanmasını sağlar. Misyon, karar verme sürecinde okul çalışanlarının fikir birliği oluşturmalarına yardımcı olur. Misyon, hem okulun geleceği hakkında, hem de değişim gereksinimi hakkında temel bir çerçeve çizer. Okulun, ortak hedeflerine ulaşabilmesi ancak ortak hedeflere açıklık getiren kurumsal misyonla mümkün olabilir.
            Vizyoner yaklaşımla okulunu yöneten yöneticinin önemi, okulların geleceğine yönelik belirsizlikleri gidermesinde gösterdiği başarıya dayanmaktadır. Okullarda meydana gelen hızlı değişim (politik, ekonomik, sosyal, teknolojik ve yasal tüm değişimler), onların geleceğe yönelik kararlarını etkilemektedir. Bu hızlı değişim sürecinde, okulları paylaşılan bir vizyonla geleceğe taşıyan ve kurumsal körlükten kurtaran vizyoner yöneticiler, okulunda en fazla değer yaratacak kişiler olacaklardır.
            Okulda vizyoner yönetimin önemi, okulun geleceğine yönelik bir vizyon geliştirmesinden ileri gelmektedir. Okulun bütün süreçlerinde elde ettiği geçmişteki performansı açıkça belgelendirilmezse bu durum kurumsal açıdan ciddi bir sorun oluşturur. Vizyoner yönetici, bu sorunu çözme başarısını gösterir.
            Vizyoner ve yeni bakış açısına sahip bir okul yöneticisi, diğer yöneticilerden farklı olarak değişik gelişmeleri ve olayları okuyabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Vizyon oluşturmayla ilgili olarak Fransız yazar Marchel Proust şöyle demektedir: “Bir buluşa doğru yolculuk yapabilmek için yeni manzaralara değil, yeni gözlere ihtiyaç vardır”. Buna göre vizyoner okul yöneticisi, yeni bir gözle geleceğe bakabilen kişidir.
            Okul yaşamında kurumsallaşan bir vizyon, öğrenci başarısını olumlu etkileyecektir. Okulun işlemeyen yapısını daha dinamik hale getirmek ve başarısızlıkların nedenlerini belirlemek gerekir. Okul yöneticisinin vizyonerlik rolü, kültürel etkinliklerde de etkili olabilir. Buna göre okul yöneticisinin temel sorumluluğu, okul kültürünün özünü oluşturan değer, norm ve inançları okulun bütününe yaymaktır.
            Sonuç olarak, vizyoner yönetim, okul yöneticisinin kendini geliştirmesine katkıda bulunmaktadır. Vizyoner okul yöneticisi, hem sezgi hem de düşünce gücünü kullanarak vizyonun, okulun ortak bir resmi haline gelmesini sağlayabilir. Bunun için okul yöneticisinin gelecekte okulunu nasıl görmek istediğini belirlemesi gerekir. Okul yöneticisi bu konuda öğretmenlerle işbirliği yapar.
Paylaşımcı ve güçlü bir kültüre sahip olan okullarda bireysel vizyonların paylaşılan vizyona dönüşme şansı daha fazladır. Çünkü güçlü okul kültürlerinde kolektif bilinç vardır. Dolayısıyla bireysel olarak geliştirilen vizyonun kim tarafından geliştirildiğinden çok kurumsal kültürle tutarlılığı önem taşımaktadır. Vizyoner yönetici olarak okul yöneticisinin en önemli rolü, ortak vizyonun okul kültürüyle kaynaşmasını sağlamaktır. Paylaşılan vizyon ve kültür bütünlüğü, vizyonun eylemselleştirilmesini kolaylaştırır. Böylece okul yöneticisi vizyondan eyleme geçebilir. Vizyoner bir okul yöneticisi, gelecek yönelimli olmak zorundadır. Okul yöneticisi eğitim alanında meydana gelen değişmeleri izleyerek geleceğe yönelik bir vizyon oluşturmalıdır.
Kaynakça
Brengelmann, J. Davranışçı Psikoloji Açısından Vizyoncu ve Karizmatik Yönetim (Çev. Veli Karaöz). Vizyon Yönetimi: Önceden Düşünülmüş Başarı. İstanbul: Evrim Yayınları, 1995.
Çelik, Vehbi. Eğitim Yönetiminde Vizyoner Liderlik. Eğitim Yönetimi Dergisi, Yıl 3, Sayı 4, Güz 1997.
Heinkel, P. Vizyon ve Öz Yapılanma (Çev. Veli Karaöz). Vizyon Yönetimi: Önceden Düşünülmüş Başarı. İstanbul: Evrim Yayınları, 1995.
Özden, Yüksel. Eğitimde Dönüşüm. Ankara: Pegem, 1998.



Hiç yorum yok: