18 Şubat 2014 Salı

Yüksel Yeşilbağ. 2012. İçe Dönük Olmanın İyi Yönü: Dışadönükler Neden Fazla Önemseniyor? Yaşadıkça Eğitim Dergisi, Sayı 113.

İÇE DÖNÜK OLMANIN İYİ YÖNÜ (DIŞADÖNÜKLER NEDEN FAZLA ÖNEMSENİYOR?[1]

Çeviren: Dr. Yüksel Yeşilbağ


Tokyo’da Amerikan Elçiliğinin tuvaletindeyim ve çıkamıyorum. Büyükelçi, şık döşenmiş odaların ötesinde bir yerde elinde yıllık tatil planını tutuyor. Dünyanın birçok yerinden diplomatlar, ABD askeri personeli ve gazeteciler şampanyalarını yudumlayıp mezeleri atıştırıyorlar. Time dergisinin Tokyo bürosu şefi olarak dedikoduları duymak potansiyel kaynakları ortaya çıkarmak için orada olmalıydım.
            Gösterişli bir kokteylde inatçı yabancılarla küçük sohbetlerde bulunmak işimin bir parçasıdır. Kıtlıklara tufanlara da gönderseler rahatım yerinde. Ancak sosyal bir aktivitede odada birkaç tur atmak beni çok yordu. Tuvaletin yalnızlığına geri dönüp oraya tekrar gitmek için kendime gelene kadar saniyeleri saydım.
            Adım Bryan ve ben içe dönük biriyim. Eğer bu senaryo size tanıdık geliyorsa o zaman olasılıkla siz de öylesiniz.
            Bazen yalnız hissetsek de yalnız değiliz. Tahminlere göre tüm insanların %30’u içedönüktür fakat böyle bir etiketlemenin ne demek olduğu çeşitli biçimlerde açıklanır.  Bir görüşe göre içedönüklük, utangaçlık değildir. Utangaçlık, yasaklanan davranışa göre nitelendirilen bir kaygı biçimidir. Ayrıca bir sosyal yargılama korkusu anlamına gelir. Utangaç insan, diğer insanları onu içlerine çekmeye çalışsalar da korkuyla engellenebilecekleri için sosyal ortamlardan kaçmaya çalışır. İçedönükler sosyal ortamlardan kaçınır çünkü yalnız kalmak isterler.
            Kanada Ontario’daki McMaster Üniversitesi Çocuk Duyguları Laboratuarı yöneticisi Louis Schmidt, “İçedönük insanların sosyal ortamlarda rahatsız olmadıklarını” söylemektedir. “onlar sadece sosyal ortamlara girmeyi tercih etmiyorlar”. Dışadönükler ise kalabalık insan gruplarına katılmaktan enerji alırlarken içedönükler bu tür sosyal etkileşimleri külfet bulurlar.
            İçedönük olma, basit olarak külfet olarak hissedilebilir –özellikle konuşkan insanların çokça olduğu Amerika’da. Sınıflardan, gün boyunca toplantıları teşvik eden açık ofislere grup öğrenmesine olanak veren bir çevrede bazen işinizin kalitesi, sesinizin tonundan daha az değerli görünür.
Sanki dünya dışadönüklüğe yeterince eğilimli değilmiş gibi girişkenlik, düşük kolestrol ve sık egzersizle birlikte sağlıklı olmanın bir önkoşuluymuş gibi görünmektedir. Çok utangaç ve içedönük insanların dışadönük olanlara göre HIV gibi hastalıklara karşı çok fazla direnç gösteremedikleri ve depresyon için daha büyük risk altında oldukları görülmüştür. Okullarda gözüpek, cesur çocuklar öğretmenlerin dikkatini çekerken, sessiz çocuklar sınıfta arka sıralarda sessizce otururlar. Northwestern Üniversitesinde İngilizce Profesörü olan ve “Utangaçlık: Normal Bir Davranış Nasıl Bir Hastalık Haline Geldi” kitabının yazarı Christopher Lane “kültürümüz insanlardan sempatik-cana yakın ve sosyal olmalarını bekliyor. Bu, içedönüklerin problemli olarak dikkat çektiği normuna karşılık açıkça dile getirilmeyen bir normdur” demektedir.
Fakat açıkça ifade edilmeyen bu norm, içedönük mizacın işyeri, kişisel ilişkiler ve bir bütün olarak toplum için gizli faydalarını göz ardı etmektedir. İçedönükler bir telefon kulübesinde karşılaşılabilecek en uygun kişiler olabilir fakat derinlemesine ve ileriye dönük olma eğilimi olan ilişkilerde uygun olmayabilirler. İçedönükler, dışadönüklere göre daha ihtiyatlı ve planlıdır fakat bu, olayları ve olguları daha ayrıntılı biçimde düşünme eğiliminde oldukları, yani daha zekice kararlar alabildikleri anlamına gelir. İçedönükler daha iyi dinleyicidirler –eğer konuşmuyorsanız bunu yapmak daha kolaydır- ve bu özellikle elemanları kendilerini yetkelendirilmiş hissettiklerinde onları iyi birer iş lideri yapar. Ayrıca basit olarak sabit oturabilme becerileri nedeniyle yeni bir fikir ileri sürmek veya bir beceride ustalaşmak için iyi bir yol olan gönüllü çalışmalarda daha fazla zaman harcarlar.
İçedönüklük ve dışadönüklük değişmez kategoriler değildir. Bireyler hem içedönüklük hem de dışadönüklük özelliklerini değişik zamanlarda gösterebilirler. “Sessizlik: Susmayı Beceremeyen Bir Dünyada İçedönüklerin Gücü” isimli kitabın yazarı Susan Cain, “dışadönük veya içedönük olma eğilimimiz, cinsiyetimize göre kimliklerimizin bir parçasıdır. Fakat içedönüklere karşı gizli bir taraf tutma sözkonusudur ve bu bir mutluluk, enerji ve yetenek kaybı ortaya çıkarıyor.” demektedir.
BU ŞEKİLDE DOĞMAK
Bir dışadönükler topluluğunun içedönüklere karşı ne kadar katı olduğunu bilmek isterseniz Cain’le konuşabilirsiniz. Harward Hukuk Fakültesi mezunu olan Cain, yazmaya başlamadan önce 7 yıl şirketler hukuku alanında çalıştı. Hukuk sisteminde geçirdiği bu yıllar boyunca yaptığı işten nefret etti. Tatlı dilli ve içgözleme önem veren mizacı onun büyük bir hukuk firmasında çalışmasının önündeki en büyük engeldi. Sonunda hukuku bıraktı ve müşterilerine görüşme becerileri konusunda koçluk yapmaya ve yazarlığa başladı. Cain “Hukuk alanında çalışmaya başladığımda ideal bir avukatın yürekli ve odak noktası olmaktan rahatsız olmayan bir kişiliğe sahip olması gerektiğini düşünüyordum fakat bu özelliklerin hiçbiri bende yoktu. Varmış gibi davranabilirdim fakat bu benim doğama aykırıydı” diyor.
Numara yapmak, birçok içe kapanığın küçük yaşlardan itibaren yapmayı öğrendiği bir şey. Böyle bir maske takmak derinlerde yatan özellikleri gizliyor. Bilim insanları, içedönük ya da dışadönük kişiliğin büyük ölçüde doğuştan geldiğini ve hemen hemen ana rahmine düştüğümüz andan itibaren davranışlarımızı etkilediğini ortaya koymuşlardır.
Harvard Üniversitesi Gelişimsel Psikoloji uzmanlarından Jerome Kagan’ın bir dizi öncü çalışması da bu sonucu ortaya koyuyor. 1989 yılında yapılan bir araştırmada Kagan ve arkadaşları 4 aylık 500 bebekten bir örneklem grubu oluşturarak denekleri laboratuar ortamında patlayan balonlara, renkli araçlara ve pamuklu çubuklardaki alkol kokusuna maruz bırakmışlar. Bebeklerin yaklaşık %20’si bu uyaranlara şiddetli bir biçimde tepki gösterirken yaklaşık %40’ının oldukça sessiz kaldığı ve geri kalan %40’lık bölümün de bu iki uç arasında yer aldığı görülmüş.
Kagan, en dikkat çeken tepkileri gösteren bebeklerin “bunlara aşırı tepkisel diyor- ergenlikte içe kapanık bir kişiliğe sahip olacaklarını, diğer yandan çok az tepki gösteren bebeklerin dışa dönük olacakları yönünde bir tahminde bulunuyor. Denekler büyüdüklerinde yapılan deneyler Kagan’ın bu görüşünde haklı olduğunu ortaya koymuştur. Boston Massachusetts Hastanesinde psikiyatrist ve aynı zamanda Kagan’ın öğrencisi olan Dr. Carl Schwartz, araştırmayı, “yaşamın ilk döneminde mizaç hakkında bilgi alabileceğiniz güçlü bir iz” diye nitelendiriyor ve ekliyor “Determinist (belirleyici) değil fakat aşırı tepkisel bir bebekseniz bir ticaret adamı veya Bill Clinton olma olasılığınız oldukça küçük.”
1997 yılında yayımlanan Aşırı Duyarlı Kişilik adlı kitabın yazarı Psikolog Elaine Aron bunun arkasında yatan nedenleri şöyle açıklıyor: Doğası gereği içedönük kişilerin uyarılma eşiği diğerlerine kıyasla daha düşük olabilir. Bir içedönüğün cehennem tanımı kesinlikle diğer insanlar değil.
Sakin Bebekler, Huysuz Anne-Babalar
   Sakınma, ket vurma ve korku bile aşırı uyarılmış kişi için sağlıklı, hatta akılcı uyarlamalar olabilir. Ancak bu özellikler yine de birçok anne babanın, özellikle de gözüpekliğin rağbet gördüğü bir toplumda çocuklarında görmek isteyeceği türden özellikler değildir. Bu nedenle anne babaların içedönük çocuklarına daha dışadönük olmaları yönünde baskı yapmaları doğaldır fakat mizacımızı değiştirmek kolay olmadığından bu tür baskılarda bulunmak yanlış olabilir.
İçedönüklerin çevrelerine karşı daha duyarlı oldukları gerçeği, onların başkalarının beklentilerine göre yanlış adım atabilecekleri ve eleştirileri kolaylıkla içselleştirebilecekleri anlamına gelmektedir. Hemen hemen her yetişkin içedönük, sessiz bir çocuk olduklarında bile azarlandığını hatırlar. Öğretmenler de içedönük çocukların sınıfta dezavantajlı olduklarını söyler. Anne babaların çekingen çocuklarını incitmeden dünyaya açılmalarına yardımcı olmaları yanlış değil kuşkusuz, ancak yanlış olan incitme sınırı aşıldığında ortaya çıkar. Kaliforniya Üniversitesinde psikolog olan Jay Belsky, “çocuğun kapasitesine aşırı yüklenmek istemezsiniz. Burada önemli olan duyarlı cesaretlendirmedir” diyor.
İçedönüklerin bir sürü üstünlüğü de var. Dışadönüklerin bir yaralanma sonucunda hastaneye yatırılma olasılığı içe kapanıklara göre çok daha yüksek. Ya da sık sık yeni ilişkiler kurduklarından bunun zararlarından daha çok etkilenirler. Hepimiz ödüllendirilmekten hoşlansak da dışadönükler ödüle daha fazla açtır. Bu da onları daha hırslı yapmaktadır. Aslında hırs iyidir fakat onu her şeyin önünde tutmak iyi değildir.
Araştırmalar, riskin bilincinde olan içedönük kişilerin daha başarılı kumarbazlar olduklarını göstermektedir. Ancak içedönüklerin üstünlüğü yalnızca beladan kaçınmakla da ilgili değildir. Florida Eyalet Üniversitesi Psikologlarından K. Anders Ericsson, herhangi bir partner veya takım arkadaşı olmadan tek başına sürdürülen eğitimin –sporda, müzikte veya başka bir alanda-üstün becerilere ulaşmanın temelini oluşturduğunu söylüyor. Bir çalışmada Ericsson ve arkadaşları Berlin Müzik Akademisindeki profesörlerden viyola sanatçılarını profesyonel kariyerlerine devam etmek isteyenlerden icracı olmak yerine öğretmen olmayı tercih edenlere kadar üç gruba ayırmalarını istemişlerdir.
Ericsson ve arkadaşlarının daha sonraki araştırmaları usta satranç oyuncuları, atletler ve hatta sınavlara hazırlanan üniversite öğrencileri için de benzer sonuçların geçerli olduğunu gösteriyor. Bütün bu kesimler için yalnız çalışma, bir grup içinde sağlanması zor olan kişisel odak ve ilginin bir düzey daha artmasına izin verir. Ericsson, “yalnız çalıştığında performansının en üst noktasına çıkarsın” diyor.
Fakat Amerika’daki işyerlerinin büyük çoğunluğu insanların birlikte olacakları şekilde tasarlanmıştır. Amerika’daki çalışanların %70’i günlerini iş arkadaşlarıyla birlikte açık ofislerde geçiriyorlar. 1970’ten bu yana her bir çalışana ayrılan mekanın ortalama büyüklüğü 46 metrekareden 19 metrekareye inmiştir. Bunun çoğu işbirliği adı altında yapılır fakat zoraki takım çalışması yaratıcılığı öldürebilir. Cain, “insanların gerçekten iyi işler çıkarmasını bekliyorsanız onlara zaman vermelisiniz” diyor.
Bir sürü toplantının olduğu işlerin acısını çeken yalnızca içedönükler değil. Herhangi bir kurumda zaman geçiren biri, bir fikrin niteliği ile onun ifade edilme tarzı arasında çok az bir ilişkinin olduğunu bilir.
Doğru liderlik türü, içedönük liderlik olabilir. İçedönük CEO’lar düşündüğünüzden çok daha fazla. Bir tahmine göre güçlü Amerikan iş insanlarının (erkek ve kadınlar) % 40’ı, Bill Gates, Charles Schwab ve Google CEO’su Larry Page de dâhil içedönüktür. İçedönük Lider adlı kitabın yazarı ve yönetim danışmanı Jennifer Kahnweiler, “içedönük liderler daha fazla ayrıntıya eğilimlidir ve çalışanlarını daha iyi dinleyebilir” demektedir.
İçedönük CEO’ları geleceğin iş liderleri yapan bir durum daha var. Wharton İşletme Fakültesi Psikologlarından Adam Grant, içedönük liderlerin en iyi biçimde yetkelendirilmiş ve bağımsız çalışanlarla uyuştuğunu, dışadönük yöneticilerin ise emirleri uygulayan çalışanlarla çalıştığını görmüştür. “Hızlı tempolu bir hizmet ve bilgi ekonomisinde liderlerin, kurumlarının karşı karşıya kaldığı tüm tehdit ve fırsatları önceden görmesi çok zordur” diyor Grant.
Hepimizin doğuştan birtakım güçlü özelliklere sahip olmamız kimi zaman kişiliğimizin sınırlarını zorlamayacağımız anlamına gelmiyor. Brian Little’a kulak verelim. O bir araştırmacı psikolog ve üstün yetenekli bir akademisyen. Harvard’da sürekli en popüler insanlardan biriydi. Little, ayrıca yoğun bir sosyal aktiviteden sonra uzun süreler yalnız kalma ihtiyacı yaşayan –zaman zaman banyoya kapanmak da dahil- ciddi bir içedönük. 
İçedönükler, sabah uyanıp tekrar uyudukları zamana kadar dışadönüklerin dünyasında yaşarlar ve genellikle evden çıkmamak için hiçbir şey yapmadıkları günler vardır. Mizacımız bizi tanımlar ama bu onlar tarafından kontrol edildiğimiz anlamına gelmez. Özellikle de bir şey ya da birileri bizi sınırlarımızın ötesinde bir şeyler yapmamız için motive ederse. İçedönük olduğum için mutluyum ama benim başka özelliklerim de var.













İçedönük müsünüz? Yoksa Dışadönük mü?
İçedönüklük açısından nerede olduğunuzu görmek için lütfen aşağıdaki maddeleri “Evet-Hayır” biçiminde cevaplayınız.
Evet
Hayır
Madde

1
Birebir görüşmeyi grup etkinliklerine tercih ederim.
2
Kendimi genellikle yazılı olarak ifade etmeyi tercih ederim.


3
Yalnız kalmaktan hoşlanırım.


4
Arkadaşlarımla zenginlik, ün ve statü hakkında konuşmaları fazla önemsemem.


5
Kısa konuşmalardan değil, beni ilgilendiren konular hakkında derinlemesine konuşmaktan hoşlanırım.


6
İnsanlar bana iyi bir dinleyici olduğumu söyler.


7
Büyük risk alan biri değilimdir.


8
Konuşmaları bölerek araya girmeme olanak veren işlerden hoşlanırım.


9
Yalnızca bir veya iki yakın arkadaş veya aile üyeleriyle küçük ölçekte doğum günlerini kutlamaktan hoşlanırım.


10
İnsanlar beni tatlı dilli ve sakin konuşan biri olarak tarif eder.


11
İşi bitirene kadar başkalarıyla tartışmayı ya da işimi göstermeyi tercih etmem.


12
Çatışmalardan hoşlanmam.


13
İşleri en iyi yalnızken yaparım.


14
Konuşmadan önce düşünmeye eğilimliyim.


15
Bir durumun içinde olmaktan hoşlansam bile bittikten sonra rahatlamış hissederim.


16
Gelen aramalara cevap vermem genellikle sesli mesaja yönlendiririm.


17
Seçme şansım olsaydı bir sürü planı olan biriyle vakit geçirmektense hiçbir şey yapmamayı tercih ederdim.  


18
Aynı anda bir sürü görev almaktan hoşlanmam.


19
Bir işe kolaylıkla yoğunlaşabilirim.


20
Sınıflarda seminer vermeyi tercih ederim.
Toplam Evet Sayısı

CEVAP ÖLÇEĞİ
Birçok insan hem içedönüklük hem de dışadönüklük özellikleri gösterebileceğinden –ambivert- sabit bir puan yoktur. Evet cevaplarınız fazla ise içedönük olma olasılığınız daha yüksektir.








[1] Bu çeviri, Time Dergisinin 06 Şubat 2012 tarihli sayısında yayımlanan “The Upside of Being an Introvert: and Why Extroverts are Overrated” başlıklı makaleden kısaltılarak sunulmuştur. http://www.time.com/time/magazine/article/0,9171,2105432,00.html

Hiç yorum yok: