14 Temmuz 2008 Pazartesi

Yüksel Yeşilbağ. 2006. Etkili Bir Öğretmenlik Uygulaması: Klinik Denetim. Yaşadıkça Eğitim Dergisi, Sayı, 91.

Etkili Bir Öğretmenlik Uygulaması: Klinik Denetim
Dr. Yüksel Yeşilbağ

Okul, toplumun genç üyelerine öğretim sunmakla yükümlü kurumdur. Bu hizmeti sunarken okulun tek başına soyut bir varlık olmadığı bilinmektedir. Okulda öğretim hizmeti öğretmenler üzerinden verilir. Okul yöneticileri ise hem öğrencilerin ve velilerin okulun ilkeleri doğrultusunda beklentilerini karşılamaya hem de öğretmenler de dâhil tüm çalışanlara en yüksek tatmini sağlayacakları bir örgütsel iklim yaratmaya çalışırlar. Bu bilgiler ışığında yöneticilerin, öğretmenlerin ve öğrenciler ile velilerin oluşturduğu topluluğa okul toplumu denilebilir.
Okul toplumuna açık bir sistem olarak yaklaşıldığında bu toplumun yaşam kalitesi en fazla öğretmenlerin okul içindeki sorumluluklarını pratiğe dönüştürebilme başarısıyla ilgilidir. Bir öğretmenin temel görevi, sınıfta eğitime dönük tüm uygulamaları yönetmek ve dersin/konunun amaç ve hedefleriyle tutarlı öğrenme ortamının oluşmasını sağlamaktır. Öğretmenin belirtilen görevi layıkıyla yerine getirebilmesi, alan bilgisi, meslek bilgisi, bireylerarası ilişkiler gibi faktörlerin oluşturduğu “öğretmenlik becerisine” bağlıdır.
Öğretmenlik becerisi esas olarak öğretmenlik eğitiminin yapıldığı fakültelerde kazandırılmaya çalışılmaktadır. Buna hizmet öncesi eğitim denilmektedir. Bu eğitimde alan bilgisi, pedagoji, psikolojinin çeşitli dalları (gelişim psikolojisi, ergenlik psikolojisi gibi), sınıf yönetimi, öğretim yöntemleri gibi konular üzerinde durulur. Kuşkusuz yalnızca hizmet öncesi eğitimle iyi bir öğretmen olmak mümkün değildir. Öğretmenlik becerisi daha çok işbaşında ve hizmet içi eğitimle öğrenilir. Gerçek bir sınıfta birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip öğrenci ve öğretmenlerle birlikte olmak, öğretmen için kuramsal bilgilerden çok daha fazla öğreticidir. Sınıf içine dönük bazı uygulamalar öğretmenin niteliklerinin geliştirilmesi yoluyla öğrenci öğrenmesinin maksimum düzeye çıkarılmasına yol açmaktadır. Klinik denetim bu uygulamalar arasında en önemlilerindendir[1].
Denetim, öğretimi gerçekleştirecek öğretmen ve denetmenlerin, uygulamaları hakkında ayrıntılı bilgi edinmelerine, kazandıkları bilgi ve becerilerini, okul ve sınıf ortamında en yeterli düzeyde kullanabilmelerine yardım eden bir süreçtir. Öğretmenleri yeterli, kararlı, yetki ve sorumlulukları açık okullar ancak etkili sınıflarla kurulur ve yaşatılır. Etkili sınıfları oluşturmanın araçlarından biri etkileşimli sınıflardır. Sınıfın içine yoğunlaşan, sınıftaki öğretmen, denetmen ve öğrenci etkileşimini ortaya koyan denetime klinik denetim denmektedir (Aydın,1993:30).
Klinik kelimesi, sınıf gözlemlerinde oluşan vurguya, sınıf içi olayların analizine ve öğretmen ve öğrencilerin sınıf içi davranışlarına dikkat çekmek üzere özellikle seçilmiş, sınıftaki denetimin belli başlı işlemsel ve deneysel yönlerini anlamlandırmak için ortaya konulmuştur. Klinik denetimin temel amacı, kendi performansını çözümleyebilen, diğerleriyle yardımlaşmaya açık ve hatta kendi kendini yönetebilen, sorumluluklarının bilincinde olan öğretmeni yetiştirmektir.
Klinik denetim sisteminin uygulanmasında okul müdürünün kolaylaştırıcı bir rolü vardır. Öğretmenlerini bu tür bir denetimin önemine inandırır ve öğretmenleri için işbirlikçi bir öğrenme ortamı yaratır. Her okulun vizyonunda bulunan ortak nokta, etkili bir öğretim yapmaktır. Bunun uygun bir temelde gerçekleşmesini sağlamak için sınıf içine girecek denetmenler motivasyonu kırıcı ve problem çıkarıcı olmayan bir tarzda öğretmenlerle birlikte çalışırlar. Bunu sağlayacak olan ise en başta okul müdürüdür.
İşbirlikçi bir şekilde öğretmenlerle çalışan denetmenler öğretimin etkililiğini geliştirmek amacıyla klinik denetim uygulamasıyla öğretmenlere yardım ederler. Acheson ve Gall (1977:304) bu modeli, “öğretmenin sınıf performansını artırmak amacıyla planlanmış bir uygulama olarak gözlenmesi” olarak tanımlamışlardır. Klinik denetim uygulamasının etkili olabilmesi için sınıfta öğretmenlerden veri toplanması; öğretmenin sınıf içindeki davranışlarını özellikle de öğretim tekniklerini geliştirmeyi amaçlayan programların, prosedürlerin ve stratejilerin denetmen ve öğretmenin birlikte planlanması gerekir. Klinik denetim özellikle öğretimin ve öğretmenlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesi amacıyla öğretmenlerle yüz yüze iletişim yoluyla uygulanır.
Klinik denetimde beş aşama vardır. Birincisi; denetmenin ve öğretmenin birlikte gözlem öncesini planlamasıdır. Buna gözlem öncesi görüşme de denir. Bu bölüm genel olarak şu noktalara odaklanır:
  • Gözlemin nedeni ve amacı,
  • Gözlemin odak noktası,
  • Gözlemin yöntemi ve kullanılacak gözlem formu,
  • Gözlemin zamanı,
  • Gözlem sonrası görüşmenin zamanı.
Gözlem yapılacak her dersten önce, sınıfın özellikleri, dersin amaçları ve ana hatları ile ilgili bilgi edinmek için öğretmenle bir görüşme yapılmalıdır. Öğretmenden, sınıfın kendine has özellikleri varsa, derste bazı özel öğretim tekniklerinden yararlanılacaksa bunları anlatması istenmelidir.
Klinik denetim döngüsünün ikinci aşaması, öğretmenin sınıfta gözlenmesidir. Gözlem süresince toplanan veriler denetmenin gözlemeye karar verdiği noktalara dayanır. Klinik kelimesi sınıf içini çağrıştırdığından, öğretmen ve öğrencilerle ilgili bilgi toplamada en etkili yol gözlem olur. Evertson ve Holley (1981:90), sınıf gözleminin gözleyen kişiye başka hiçbir kaynaktan elde edemeyeceği sınıfın iklimi, sınıftaki etkileşim, öğretmenin tutum ve davranışları gibi konularda önemli bilgiler vereceğini söylemişlerdir. Ancak gözlem yapan kişilerin amacı açık bir şekilde ifade etmeleri, gözlemle ilgili nesnel kayıtlar tutmaları ve toplanan kayıtları öğretmenle paylaşmaları çok önemlidir. Nesnellik üzerinde durmak gerekiyor çünkü gözlem sonucunda ortaya çıkacak belgede/raporda nesnelliği yakalamak zordur. Bu zorluk, gözlemi yapacak kişinin dersin içeriğine ve amaçlarına ilişkin bilimsel bilgisine bağlıdır. Gözlemi yapacak kişi dersin ya da konunun nasıl işlenmesi gerektiğini bilimsel ölçütlere göre bilmeli ve nesnelliğin temelini bu ölçütlere dayandırmalıdır.
Öğretmenin çalışmaları ile ilgili gözlem sonuçları kendisi ile birlikte gözden geçirilirken, öğretmenin bu görüşmeye aktif olarak katılması sağlanmalıdır. Denetmen olumlu bir tutum sergilemeli; öğretmene kendini geliştirme çabaları için bir çıkış, bir hareket noktası oluşturmak üzere onun olumlu yönlerini vurgulamalı ve mümkün olan noktalarda onu övmeyi unutmamalıdır. Yetersizliklerle ilgili eleştiriler yapıcı nitelikte olmalı; öğretmen, sözü edilen yetersizliklerini nasıl düzeltebileceğini görebilmelidir.
İlk gözlemlerde amaç daha çok yetersizliklerin belirlenmesi olmalı; sonuçlar, öğretmene rehberlik yapmak ve ona destek sağlamak amacıyla kullanılmalıdır. Gözlemlerin öğretmen için bir sıkıntı, bir stres kaynağı olmaması için bu durum mutlaka ona da bildirilmelidir. Sonraki gözlemler, öğretmenin bu dersteki başarısının değerlendirilmesi amacıyla kullanılabilir.
Üçüncü aşamada veriler toplandıktan sonra analizler ve yorumlar yapılır ve dördüncü aşamada hangi yaklaşımların kullanılacağına karar verilir. Gözlem sırasında genel olarak öğretmenin alan bilgisi, öğretim sürecini yönetmesi, öğrencilerle iletişimi, kullandığı öğretim tekniğinin konu ile ilişkisi, uygun zamanda uygun tekniğin kullanılıp kullanılmaması, öğretmenin soruları nasıl ve hangi öğrencilere sorduğu vb. noktalara dikkat edilir. Dolayısıyla üçüncü aşamada öğretmenin bu noktalara ilişkin yaklaşımı analiz edilir.
Dördüncü aşama, gözlem bölümünde toplanan verilerin gözden geçirildiği ve öğretmenin gelecekte öğretim tekniklerini geliştirmesine yardım edecek planların yapıldığı aşamadır. Bu aşamada öğretmenin kendini denetleme yöntemleri konusunda geliştirmesi konuşulur. Her öğretmen için gözlenecek olan ders sayısı okul yönetimince önceden kararlaştırılmış olmalıdır. Gözlemi yapan denetmen tarafından doldurulmuş formlar ve diğer geribildirim sağlama araçlarındaki bilgilerin, ilgili öğretmene verilmesi ve bu bilgilerin onunla birlikte gözden geçirilmesi önemlidir.
Klinik denetim döngüsünün son aşamasında gözlemlerin değerlendirilmesinden sonra öğretmene öneriler getirilir. Hem denetmen hem de öğretmen döngü tekrar başlamadan önce klinik denetimin ilk dört aşamasını inceler, gerekli düzenlemeleri yapar. Bu aşamada “neyi doğru neyi yanlış yaptık?”, “sınıfta ders süresince hangi stratejileri takip etmeliyiz, hangilerini değiştirmeliyiz?” gibi sorulara cevap aranır.
Klinik denetimde denetmenin kendi becerileri ve teknikleri mikroskop altına alınır çünkü gözlem işi öğretmen için olduğu kadar denetmen için de önemli bir deneyimdir. Denetmen öğretmenlerle ilgilenirken kullandığı stratejileri sürekli kontrol etmeli ve gerekirse değiştirmelidir. Gözlemin verimli olabilmesi için öğretmenin kişiliğine değil mesleki yönünün izlenmesine dikkat edilmelidir.
Klinik denetimin tüm aşamaları tamamlandıktan sonra öğretmenle denetmenin işbirliği içinde mesleki gelişim sürecinin devam etmesi için bir eylem planı yapması beklenir. Bu eylem planında hizmet içi eğitim birimlerinden yararlanılmalıdır.
Klinik Denetimin Faydaları
Klinik denetim uygulamasında asıl amaç öğretmenin mesleki gelişimine yardım etmektir. Bu nedenle klinik denetim öğrencilerin başarısını artırmak için uygun zamanda nesnel geribildirimi mümkün kılar. Klinik denetim öğretimle ilgili problemlerin teşhis edilmesine yardım eder ve bu tür problemlerin çözülebilmesini kolaylaştıracak önemli bilgiler sağlar. Sonuçta öğretmenler gerçekte sınıf içinde yaptıkları ve yaptıklarını düşündükleri işlerle ile ilgili farklılıkları açıkça görebilirler.
Klinik denetim sınıfta öğretimin gelişimine yardım etmekle kalmaz, öğretmenlerin mesleki olarak gelişmeleri için başka sorumluluklar üstlenmelerine de yardım eder. Bu tür sorumluluklardan biri meslektaşına doğrudan yardım olabilir. Eğer klinik denetim olumlu bir ışık olarak algılanırsa o zaman öğretmen kendisini motive edecek ve yaptığı iş gerektirmese bile daha fazla mesleki yardım arayacaktır.
Klinik denetim aracılığıyla öğretmenler ihtiyaç duyacakları yeni beceriler ve stratejiler geliştirebilirler. Öğretmenin sınıf içindeki etkililikleri geliştikçe öğrenciler daha fazla motive olurlar, sınıf yönetimi gelişir ve öğrenmenin artmasını sağlayacak daha iyi bir sınıf atmosferi ortaya çıkar. Bu nokta aynı zamanda klinik denetimin öğretmen performansıyla ilişkisinin olduğu noktadır. Daha açık deyişle, klinik denetim aracılığıyla mesleki niteliklerini geliştiren öğretmenin performans değerlendirmesinde de başarılı sonuçlar alması beklenir. Özellikle performansa dayalı öğretmen değerlendirmesinin yapıldığı kurumlarda istihdam edilen öğretmenlerin niteliklerinin artırılması ve bunların kurumda kalmasına büyük önem verilir. Çünkü bu durumun bir de ekonomik yönü vardır. Bir öğretim yılı boyunca öğretmenlere verilen hizmet içi eğitimin sonucunun yine kuruma fayda getirmesi beklenir. Zaten hizmet içi eğitimden de amaçlanan budur.
Kaynakça
Acheson, Keith A. ve Gall, Meredith Damien. 1977. Techniques in the Clinical Supervision of Teachers: pre-service and in-service Applications. USA: Longman Publishers.
Aydın, Mustafa. 1993. Çağdaş Eğitim Denetimi. Ankara:Pegem Yayınları.
Evertson, C. ve Holley, F. A. 1981. Classroom Obvervation. (J. Millman (Edt.) Handbook for Teacher Education. (İçinde) Salinas, CA, Sage Publication.
[1]Öğretmenlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine yönelik koçluk ve mentörlük (akıl hocalığı) gibi başka uygulamalar da vardır fakat bunların kullanımı klinik denetime göre daha sınırlıdır.

Hiç yorum yok: